Anasayfa / Arkeoloji / Avrupa

Argilos Antik Kenti Yunan sömürgeciliğinin izlerini taşıyor

Ege'nin kuzeybatı kıyısında çok dilli bir Yunan kolonisi olan Antik Argilos kenti, Trakya'nın zenginliklerine göz koyan Antik Yunan sömürgecilerine dair önemli ipuçları barındırıyor.

 

Ege'nin kuzeybatı kıyısındaki Yunan sömürgelerinde 2.700 yıl önce hangi tip yerleşimler, siyasi ve ticari yapılar vardı? Kolonistler yerli Trakya nüfusuyla karıştıklarında hangi dil hakimdi ve Helen dünyasının geri kalanı ile olan ilişkileri nasıldı?

Ege'nin kuzeybatı kıyısındali Yunanistan sahilerinde bulıunan Argilos Antik Kenti'nde devam eden Arkeoloji kazıları bu sorulara cevap verebilecek önemli ipuçları içeriyor. 1992'de Arkeolog Zisis Bonias ve Jacques Perreault başkanlığında Yunan-Kanada işbirliği ile başlayan arkeolojik kazılarda araştırma ekibi, koloninin kademeli Hellenleşmesi hakkında önemli bulgular ortaya çıkardı.

M.Ö. 655'te Andros Adası'ndaki yaşayanlar tarafından Makedonya bölgesinde kurulan Antik Argilos, tarihsel anlatılara göre; meşhur ilk dört Yunan kolonisinin en eskisi (Diğer üç koloni; Sani, Akanthos ve Stageira'dır). Ticari ve sanatsal faaliyetler açısından en görkemli çağını M.Ö. 5. ve 6. yüzyıllarda yaşadı. M.Ö. 3. yüzyılda ise tarih sahnesinden silindi. M.Ö. 437'de Atinalılar tarafından kurulan Amfipolis'e sadece 6 kilometre uzaklıktaydı.

Eski Argilos'un 15 hektarlık alanı; Strymonas Nehri deltası'nın üstünde Palaiokastro tepesinde, Trakya'nı doğal zenginlikleri ve tabii ki altın ve gümüşlerine göz koyanlar için stratejik bir noktaydı. 
Thasialılar (Orijinali The Thasians olarak ifade edilen bu etnik unsurun tam Türkçe karşılığını çözemedik. Muhtemelen Thasia adası halkından söz ediyor olabilir) ve Persler şehri kontrol etmeye çalıştı, ama bölgede tutunmayı başaramadılar. Arkeologlara göre bunu başarabnar sadece Atinalılaroldu ve adayı sömürgeleştirmeyi başardılar.

Ekathimerini.com sitesinden Giota Mirtsioti'nin haberine göre; kazılar Argilos'un geleneksel Ege tarzında evlerden oluştuğunu, adaların küçük caddelerine benzeyen yollarla döşendiğini, bir ticaret merkezine sahip olduğunu, yağmur sularını boşaltmak için bir kanalizasyon sistemi kurduğunu ve zeytin sıkmak için atölye olarak kullanılan üç katlı bir binaya sahip olduğunu gösteriyor. Yani tipik Yunan yerleşimlerinin en iy örnekleri arasına girebilecek bir yerleşim planına sahip.

Argilos kazılarında ayrıca, üzerine İon lehçesine benzer kelimelerin yazılı olduğu seramik parçaları bulundu. Yazılarda kullanılan lehçeler aynı zamanda burada farklı dillerin de kullandığına delil sayılabilir.

Antik kentte kil nesnelerinin yüzeyleri üzerinde bulunan gravürler, semboller ve kitabeler; 7. yüzyılın ortalarından M.Ö. 3. yüzyılın başlarına kadar şehirdeki insanların ticari ve sosyal yaşamı yanında günlük yaşantısı ve ev hayatına dair pek çok ipucu vermekle kalmıyor, aynı zamanda Kuzey Yunanistan'da yazının evrimi ve hayatın farklı yönleri hakkında da çok şey anlatıyor.

Çoğunda parçalanmaktan kurtarılmış birkaç kelime var: Özel vergiler ve ödemelerin miktarları, bir gemi kullanımı, bir ölçme birimi, dualar, Isimleri ve muhtemelen ilan-ı aşk metni ki Astiagus'un "çirkin", Epigenlerin "yakışıklı" olduğunu yazıyor.

Bulguları inceleyen Thessaloniki'deki Aristoteles Üniversitesi Eski Yunan felsefesi ve epigrafi uzmanı Profesör Yannis Tzifopoulos, metinlerin İyon lehçesi bir varyasyonu olduğunu söylüyor.  "Andros'tan gelen sömürgecilerin Argilos'ta adanın alfabesini kullandıklarını biliyoruz ancak bunun koloninin resmi dili haline geldiğinden emin değiliz" diyor Prof. Yannis Tzifopoulos.

"Harflerin farklı şekilleri, bunun delil olmasa bile Argilos'un çeşitli dilleri ve lehçeleri konuşan bir koloni olduğuna işaret ediyor" diyen Tzifopoulos, harflerin Latin veya Eski Yunanca harflerine benzetilebileceğini de sözlerine ekliyor.

Argilos, yıldızının parladığı günlerde sanatta ve ticarette hayli itibarlıydı. Ticaret merkezi çevresindeki oluşumları da fonlarla besliyordu ama 6 kilometre ötesindeki  Amphipolis büyüdükçe o zayıflamaya başladı. Argilos M.Ö. 3. yüzyılın sonunda da neredeyse tamamen terk edildi ve bir daha hiçbir zaman tam olarak yeniden inşa edilmedi.

M.Ö. 357'de Makedonya kralı II . Philip, tarafından fethedildikten sonra; akropolünün içinde ve çevresinde  Makedon krallarından biri için yapılmış muhteşem köşkler ve  "Hetairoi" (etkili aileler ve ordu generalleri) Helenistik mimari için harika örnekler.

Aynı zamanda zeytin sıkma atölyesinin değirmen taşına benzeyen mekanizması çok önemli bir arkeolojik kalıntı. Öyle ki Pire Bankası Kültür Vakfı tarafından Mora'daki Sparta'da kurulan Yunan Zeytin ve Zeytinyağı Müzesi için bir kopyası oluşturuldu.

www.arkeolojikhaber.com