Anasayfa / Söyleşi

Anadolu Evleri'nin geçmiş uygarlıkların ruhunu yaşatan incelikleri

Doç. Dr. Alev Eraslan'ın Anadolu'nun tozlu topraklı yollarına 2013 yılında adım atması ile başlayan 7 yıl boyunca Adıyaman, Van, Çorum, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Eskişehir, Afyonkarahisar, Kula, Ula, Şile, Akkese, Bayburt ve Antalya'da yöresel konutları en ince detaylarına kadar incelemesi ile biten araştırma, tarihe gömülmek üzere olan oldukça ilginç bilgilerin ölümsüzleşmesini sağladı.

 

 

On yılı aşkın süredir ekranlarda bırakın şehir şehir, ilçe ilçe gezmeyi, artık sokak sokak hatta kapı kapı gezip, tabiri caizse 'mutfağına dalarak' başlayarak ve Allah ne verdiyse çiğneyerek sürdürülen geyik muhabbetleri ile Anadolu'yu ve insanını bize sözde tanıtan programlar furyası hız kesmeden sürüyor. Anadolu insanlarının saf ve pazarlıksız kişiliklerden ekrana yansıyan güzellikler ve ilginçler dışında, çoğunu zaten hemen herkesin bildiği ve kartpostal kültürü ile sınırlı bir iki bilgi kırıntısını saymazsak, bu programların Anadolu'yu ve Anadolu insanını ne kadar tanıtabildiği tartışılır ancak sayelerinde Anadolu insanının sabır ve hoşgörüsünün ne denli engin bir deniz olduğunu öğrendiğimiz tartışılmaz.

 

Sonuçta, Anadolu'da; gidildiğinde, görülmesi, fark edilmesi, insanlara yansıtılması ve tarihe kaydedilmesi gereken onca kültürel değer, bunca gürültü patırtı ve "şapırtı" arasında, 'reyting'lere meze bile olamadan kaybolup gidiyor... Haklarını yemeyelim, bazı ağır ağabeyler, eline mikrofonu alıp bu önemli bilgileri, 'ağırlıklarını koruyarak' ekrana taşımayı da deniyorlar. Deniyorlar denemesine de onların da ne dediğini, kendileri dışında ancak bir iki akademisyen anlayabiliyor!

 

 

Öte yandan fark edilmesi çok zor; uzmanlık gerektiren, özel ilgi ve geniş çaplı birikim isteyen bilimsel bilgiler var,  Anadolu'da derlenmesi gereken. İşte bugün sizlere öyle bir bilgi derlemesiyle ilgili ve onu başarabilen önemli bir çalışmaya imza atmış bir isimle gerçekleştirdiğimiz sohbeti sunacağız..  

 

Söz konusu tespitleri derlemek kadar, akıcı bir üslup ve kolay anlaşılır bir metinle meraklılarına anlatmayı başarabilmiş Doç. Dr. Alev Eraslan, İstanbul Üniversitesi Hititoloji mezunu, doktorasını İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Ana Bilim Dalında tamamlamış ve ondan sonra da her biri saygın akademik kurumlarca ödüllendirilmiş tez çalışmalarına imza atmış bir akademisyen.

 

 

Doç. Dr. Alev Eraslan son olarak "Anadolu'dan Yöresel Konut Kültürü Örnekleri" adlı kitaba imza attı. Arkeoloji ve Sanat Yayınları'nca neşredilen eseri okumak bile, aslında Eraslan'ın daha önceki tezlerinin neden ödülsüz kalmadığını anlamaya yetiyor. 

 

 

Yazar, kitabı doğuran araştırmaları için 2013 yılında düşüyor Anadolu'nun tozlu topraklı yollarına. 7 yıl boyunca, az gidiyor, uz gidiyor, dere tepe düz gidiyor.  Adıyaman, Van, Çorum, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Eskişehir, Afyonkarahisar,  Kula, Ula, Şile, Akkese, Bayburt ve Antalya'da yöresel konutları inceliyor, şemalarını çıkarıyor... Sonra da onları bilgi dağarcığındaki verilerle harmanlayarak, ortaya okunası bir eser çıkarıyor.

 

Bilimsel içerikli olmasına rağmen okuyanı içine çeken, sayfaları çevirdikçe resim ve çizimlere gömüldüğüz, bazen kafanızı kaşıyarak düşündüğünüz, bazen de 'tabi ya! Bunu nasıl fark edememişim' dediğiniz sürprizlerle dolu bir kitap bekliyor okurunu.

 

Sizi bilmeyiz ama bizim, kitabı bitirir bitirmez yaptığımız ilk iş, yazarı arayıp, aşağıdaki soruları kendisine yönlendirmek oldu. Sağolsun, kırmadı bizleri ve her sorumuzu tek tek yanıtladı. Bize de bu keyifli söyleşiyi sizlerle paylaşmak kaldı: 

 

 

> Anadolu'nun yöresel konut kültürlerini bölge bölge örneklerle tahlil eden bir esere imza attınız.  Yıllar süren bir emek, yüzlerce seyahat ve yoğun bir arşiv okuması gerektiren bir çalışma söz konusu. Günden güne yitmeye yüz tutan bir geleneğin son örneklerini belgeleme açısından da çok önemli bir kültürel miras çalışması. Neden böyle bir girişime ihtiyaç hissettiniz, nasıl başladınız, kaç yıl sürdü, yarım kalacağından korktuğunu anlar oldu mu?

 

> Konut, İTÜ’deki yüksek lisans tezimden itibaren ilgi alanımdı. Prof. Dr. Metin Ahunbay yürütücülüğünde hazırladığım yüksek lisans tezim Mezopotamya Bölgesi Konut Mimarlığı idi. Tez sırasında tarihsel konut planları ile günümüzdeki bağlantıları fark ettim. Bu  benim konut çalışmalarına yönlendiren en önemli etken oldu. Doktora tezim sırasında da konut araştırmalarımı bu kez Anadolu’ya yönelttim. Doktora sonrasında ise bu çalışmalarda derinleştim. Arazi çalışmalarına 2013 yılında Adıyaman Bölgesi ile başladım ve 2020 yılına kadar her sene çalışmalara devam ettim.

 

> Tarihi dönemlerin ve insanların sosyal yaşamının "konut kültürü" üzerinden okunması sizce neden önemli, metinler ve arkeolojik bulgular üzerinden okunan insan tarihine göre "konut kültürü" üzerinden okumanın ne tür farkları var? 

 

> Konut bir kültürün ve bölgenin tüm sosyal ve fiziki koşullarını üzerinde taşıyan bir mimari öğe. Özellikle Anadolu bu açıdan çok verimli bir bölge. Anadolu’nun her bölgesinde o bölgenin coğrafi, iklimsel ve sosyal özelliklerini taşıyan konut kültürleri mevcut. Hatta aynı bölgede alt bölgesel nişler bile mevcut. Bir de benim gözlemlediğim Anadolu konut kültürünün kesinlikle tarihten izler taşıdığı. Mesela Adıyaman’da Bit-Hilani tarzı ön portikolu evler mevcut. Eskişehir-Afyon’da megaron tarzı yapılar var. Çorum ve Van’da İç Sofalı Hitit ve Urartu evleri hala yaşıyor. Bu bağlantıları da makalelerimde anlattım. Bu açıdan arkeolojiden çok faydalandım.

 

> Günümüzde ve geçmişte yöresel konut kültürünün değişiminde neler daha etkili görünüyor? Kullanılan malzemedeki değişiklik mi yoksa zamanın ihtiyaçlarına göre değişen yaşam biçimleri mi?

 

> Az önceki soruda değindiğim gibi kırsal konut kültüründe kesinlikle bir tarihsel süreklilik mevcut. Şöyle bir şey gözlemledim; yeni bir ev yapılacağı zaman bile modern malzeme ve çağdaş yapım sistemleri (betonarme) kullanılsa bile plan şemaları aynı. Bölgenin geleneksel mimarisinde hangi plan şemaları kullanılmışsa inşa ettikleri modern konutlarda bile aynı şemalar tercih ediliyor.

 

 

>  Anadolu'nun yöresel konut kültürünün zamana göre değişimine baktığınızda yaşam biçimine göre değişen bir mimari mi, yoksa mimariye göre değişen yaşam biçimi mi daha baskın unsur?

 

> İnsanlar daha modern ve büyük evlerde yaşamak istiyor. Mesela Van’da çok güzel bir ev görmüştüm kerpiçten iç sofalı plan tipinde. Ve ne kadar güzel diye reaksiyon göstermiştim. Evin sahipleri ise gülmüştü, ‘neresi güzel!’, diyerek. Aynı şekilde Adıyaman’daki bir evi yıkmak istiyordu sahipleri, ‘yapmayın’, dediğimde ‘o zaman gel sen yaşa!’, demişlerdi. Yani yerel halk modern yapım sistemi ve malzemeye sahip yeni evlerde yaşamak istiyor maalesef konfordan dolayı. Yani modern yaşam biçimine geçiş isteği daha baskın bölge halkı üzerinde.

 

> Anadolu'da yaşayan tarihe karışmış uygarlıklarla günümüz insanın mekansal anlamda değişmeyen, benzer kültürleri var mı? Örneğin eşik altlarına gömülen tılsımlar, iplere asılan yiyecekler hayvanlardan korumak için üstüne konan tahta ve teneke parçaları  gibi bilinçli bilinçsiz yaşatılan geleneklere şahit oldunuz mu?

 

 

> Mekansal anlamda yukarıda da değindiğim gibi malzeme ve yapım sistemleri değişse bile aynı plan şemalarının kullanılması beni şaşırtmıştı. Yani inanılmaz bir mimari süreklilik var. Kültürel noktalarda evsel ekonomik faaliyetlerde devamlılık gözlemek mümkün. Bayburt köylerindeki evlerde kırlangıç çatıyı taşıyan ve duvara bitişik yerleştirilmiş bölgede direk denilen T şeklindeki ahşap ayakların gövdelerindeki diş şeklindeki motifler ile nazara ve kötü ruhlara karşı işlenmiş sembollerin çok eskiye dayandığı bölge halkı tarafından söylenmekte. Bu direklerin en kalını evin kayınvalidesini temsil edip halk arasında “becerikli, maharetli” anlamlarına gelen keyvane olarak adlandırılırmış. Bu direk evin aynı zamanda evin ritüel alanı imiş. Yaşlı köylülerle yapılan görüşmelerde eskiden çocuk doğduğu zaman bu direğin etrafında üç kez döndürüldüğü belirtilir. Bu geleneğin eskiye dayandığı söylenmekte.

 

> Kitabınızın öncülleri mutlaka vardı ve muhtemelen siz bu çalışmayı yaparken onları da incelemiş olabilirsiniz. Size göre bu çalışmanın önceliklerden farkı nedir? Hangi noktalarda fark oluşturmaya çalıştınız?

 

> Anadolu yöresel konut kültürü ile ilgili çalışmalar daha çok başlangıç aşamasında bence. Sedad Hakkı Eldem ilk çalışmayı yaparak Anadolu’yu bölge bölge geziyor ve Anadolu konut kültürü plan şemalarını ilk kez ortaya koyuyor. Zaten kitabımda temel referans kaynağım onun kitapları. Bu çalışmanın diğerlerinden farkı ise kasaba ve merkez bölgelerin yanı sıra daha çok kırsal mimari örneklerini de barındırması. 

 

> Kitabınızı hayata geçirirken en çok zorlandığınız noktalar nelerdi? 

 

> Herhangi bir zorlukla karşılaşmadım. Yolculuk, rölovelerin alınması, fotoğraflama ve planların çizilmesi aşamasında her şey yolunda gitti. Basım aşamasında da Arkeoloji ve Sanat Yayınları, sayın Nezih Başgelen ve sayın Serdar Kıran çok yardımcı oldular.

 

> Kitapla ilgili ve kitap için malzeme toplarken sizi en çok etkileyen, unutamadığınız birkaç anıyı bizimle paylaşır mısınız?

 

> En önemli anım Adıyaman Damlacık köyünün bir mezrasında Asur Bit Hilanisi’nin küçük bir kopyası ile karşılaşmam olmuştu. O kadar şaşırmıştım ki. Sonra bölge üzerinde araştırmalar yapan Dörner ve Naumann’ında bu evleri Hilani tarzı evler olarak adlandırdığını gördüm. Aynı şekilde Eskişehir ve Afyon’da megaroid tarzı yapılarla karşılaşmam da diğer bir ilginç gözlemdi. Bunun dışında tüm Anadolu halkının yardımseverlik ve misafirliği çok etkileyici idi. Adıyaman’da kaybolduk bir gün yol sorduğumuz ilk kişi bize yolu tarif etmek yerine ‘aç mısınız? Sofra hazırlatayım mı?’ demişti, çok duygulanmıştık.

 

> Teşekkür ederiz, dilinize sağlık, okurunun bol olmasını dileriz. 

 

> İlginize ben teşekkür ederim. 

 

Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber.com,

 

Kitapla ilgili teknik bilgilere bu linkten ulaşabilirsiniz

 

Not: Söyleşiyi süsleyen Anadolu Evlerine ait görseller ve şema kitaptan alınmıştır, telif hakları yazara aittir.