Anasayfa / Antropoloji

Akdenizlilerin genlerinde Kafkas ve Bozkır izleri de var

Akdeniz genetik ortamında gizlenen en ilginç katmanlardan biri, bölge genetiğine özellikle Tunç Çağı döneminde önemli katkı sağlayan Kafkasya ve ona eşlik eden Asya bozkırı kaynaklı "Pontus-Hazar" genetik bileşenleri.

 

Güney Akdeniz'deki genomik çalışma, çağlar boyunca coğrafi ve ulusal sınırları aşan genetik süreklilik ve göç dalgaları yaşandığını gösteriyor.

National Geographic Society (Ulusal Coğrafi Cemiyeti) tarafından finanse edilen ve Bolonya Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nün Jeolojik ve Çevresel Bilimler (BiGeA) birimi ile İnsan Biyolojik Çeşitlilik ve Nüfus Genomik Grubu tarafından eşgüdümlü gerçekleştirilen çalışma; Sicilya ve Güney İtalya'da yaşayan günümüz nüfusunun geniş ölekli genetik belirgeçleri kullanılarak gerçekleştirildi.

 Scientific Reports (Bilimsel Raporlar) Dergisinde (Stefania Sarno, Alessio Boattini, Luca Pagani, Marco Sazzini, Sara De Fanti, Andrea Quagliariello, Guido Alberto Gnecchi Ruscone, Etienne Guichard, Graziella Ciani, Eugenio Bortolini, Chiara Barbieri, Elisabetta Cilli, Rosalba Petrilli, Ilia Mikerezi, Luca Sineo, Miguel Vilar, Spencer Wells, Donata Luiselli & Davide Pettener imzaları ile) yayınlanan (Ancient and recent admixture layers in Sicily and Southern Italy trace multiple migration routes along the Mediterranean başlıklı) araştırma sonuçlarına göre; Sicilya ve Güney İtalya'da yaşayanların genetik kodların analizi ile bölgenin demografik geçmişini bulmayı hedefleyen çalışmada insanların genetik profilleri analiz edildi ve soylarının kökenleri belinlenmeye çalışıldı.

Araştırma sonuçlarına bakmaya gerek kalmadan herhangi birinin tahmin edebileceği gibi Güneydoğu Avrupa kıyıları'nda Sicilya'dan Kıbrıs'a uzanan ve Girit, Ege adaları ve Anadolu'nun batısındaki adalarda yaşayan nüfus çok tabakalı geçmişe sahip, birine nüfuz etmiş soyların ortak genetik kodlarını taşıyor.

Bologna Üniversitesi'nden araştırmacı ve makalenin baş yazarı Stefania Sarno, "Akdeniz insanlarının ortak atalarının izleri tarih öncesi zamanlara kadar uzanıyor, özellikle Neolitik dönemde ve Bronz Çağı yıllarında doruğa çıkan yaşanan birden fazla göç dalgasının izini taşıyor" diyor.

Araştırmanın ortaya koyduğu görüntüye göre; Akdeniz, Doğu-Batı göçlerinin uzun tarihçesi sırasında, neredeyse tarih boyunca değişik soylara mensup insanların ve kültürlerin dolaşımı için tercih edilen bir geçişyolu görevini üstleniyordu. Antik Yunan zemini (Magna Graecia tabanı) sadece son yıllarda ortaya çıkan tablolardan biriydi.

Hint-Avrupa dillerinin yayılımına yeni bir bakış açısı

Akdeniz genetik ortamında gizlenen en ilginç katmanlardan biri, bölge genetiğine özellikle Tunç Çağı döneminde önemli katkı sağlayan Kafkasya (veya Kafkasya benzeri) ve ona eşlik eden Asya bozkırı kaynaklı "Pontus-Hazar" Genetik bileşenleri.

Son dönemlerde Hint-Avrupa dillerinin kıtaya girişiyle Doğu Avrupa ve Kuzey Merkezli karakteristik genetik işaretlerin de hayli belirgin olduğu araştırma sonuçlarının ilginç verileri arasında.

Merkezi Almanya'nın Jena kentinde bulunan İnsanlık Tarihi Bilimi için Max Planck Enstitüsü (Max Planck Institute for the Science of Human History) üyesi Chiara Barbieri, "Akdeniz'den getirilen bu yeni genomik sonuçlar Akdeniz'de tarihöncesi göçlerin ardından Avrupa'da en çok temsil edilen dil ailesinin yayılması açısından yeni bir sayfa açtı. Günümüzde yaygın konuşulan İtalyanca, Yunanca ve Arnavutça gibi Hint - Avrupa dillerinin Güney bölgelerinde yayılması, Bozkırın büyük katkısı ile açıklanamaz " diyor.

Diller ve kültürel izolasyonlar

Mevcut genetik çalışma aynı zamanda, özellikle de İtalya'daki İtalyanca konuşmayan topluluklar arasında uzun süredir devam eden vakalarda kendini gösteren daha yeni tarihsel katmanlara tarihilenen nüfusların genetik yapısına da odaklandı.

Örneğin, Yunanistan ve Arnavutluk'ta, Balkanlar'da tarihin son zamanlarında yaşanan Slav göçlerinin bölgenin yaşayan nüfusuna ek genetik katkılar sağladığı görülüyor. Balkanlardaki son genetik oluşumlar, Sicilya ve Güney İtalya'da yaşayan Etno-dilsel azınlıklar arasında hayli baskın görünüyor.  Arnavutça konuşan Arbereshe'ler bunun en somut örneği. Arbreshe'ler, Ortaçağ'ın sonlarında Arnavutluk'tan İtalya'ya göç ettiler. Coğrafi ve kültürel izolasyon sayesinde farklı genetik kompozisyonlarını korumayı başardılar. 

Diğer bir örnek,  Güney İtalya'da Yunanca konuşan topluluklar. Bu grupların genetik özellikleri Calabrian Yunanlılarda olduğu gibi, antik çağ kökenlerini yüksek oranda koruyor. Komşularında kendilerini izole etmelerinin bunda katkısı büyük.

Bologna Üniversitesi'nden genetikçi ve antropolog Alessio Boattini'ye göre; tarihin ve demografik yapının anlaşılması açısından önemli verileri, kültürel ve dilsel kimliklerin oluşumuna ışık tutuyor.

Bologna Üniversitesi antropoloji bölümünden antropolog Profesör Dr. Davide Pettener, çalışmanın genel olarak, genetik ve kültürel bakış açılarının, özellikle coğrafi ve zamansal açıdan geniş kapsamlı bağlamlarda incelenmesi ile Akdeniz mirasının oluşumunun arkasındaki karmaşık dinamikler hakkındaki bilgileri göstermesi açısından önemli olduğunu düşünüyor. 

Projede görev alan isimlerden Prof. Donata Luiselli ise araştırma sonuçlarının arkeolojik kalıntılardan elde edilen eski DNA incelemeleri ve diğer bilim dallarından, özellikle dilbilim, arkeoloji ve paleoogenomik verileri ile desteklenerek geliştirileceğini söylüyor.

arkeolojikhaber.com