Anasayfa / Paleontoloji

Açılamayan ve yanmış parşömenler yapay zeka ile okunmaya çalışılıyor

Antik Herculaneum kentinden kalan parşömenler, kırılgan yapıları dolayısıyla okunamaz halde. Açıldıklarında zarar görecek parşömenlerin, yapay zeka ve makine öğrenme teknolojileri kullanarak çözülmesi planlanıyor. İsrail'de 1700 yıllık İbranice bir parşömen aynı yöntemle okunbildi.

 

MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’ndaki patlama ile Pompei ve Herculaneum kentleri yok oldu. Pompei ve Herculaneum yok olurken, çok değerli kitaplıklar da bu şehirlerle beraber yok oldu. Araştırmacılar şimdi Herculaneum ’dan kalan parşömenleri yapay zeka ve yüksek enerjili röntgenlerle okumayı planlıyor.

Kentucky Üniversitesi’nden Profesör Brent Seales, “Papirüs parçasında yazı görebilseniz de açmak için bu papirüsün gerçekten esnek olması gerekir. Ama bu kadar eski papirüsler artık esnek değildir” dedi.

Araştırma ekibi şu anda iki farklı parşömen üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Bu parşömenler Paris ’teki Instut de France ’a ait. Parşömenler, 1752 yılında, Vezüv Yanardağı ’nın batı kıyısında, Pompei ’ye 10 milden daha yakın bir kasabada bulundu.

Tarihsel önem açısından bu koleksiyon, antik dönemden kalan tek sağlam kütüphane. Kütüphaneden kalan parşömenlerin çoğu Napoli’deki Ulusal Arkeoloji Müzesi ’ne yerleştirildi. Bazı arkeologlar, parşömenlerin bulunduğu Papiler Villası olarak isimlendirilen yapının Juilis Cesar’ın kayınpederine ait olduğunu düşünüyor.

Bugüne kadar araştırmacılar için bu paha biçilmez papirüsleri okumak çok zor oldu. Bilim insanları, papirüsleri açmaya çalıştıklarında çoğunlukla parşömenler dağıldı veya havaya maruz kalan mürekkepleri solmaya başladı.

İsrail Sinagogu'ndaki 1700 yıllık İbranice parşömen aynı yöntemle okundu.

Parşömenlerin bu okunma sorununu çözmek için Seales ve ekibi parşömenleri riske atmadan, en son teknolojiyi kullanarak bir yöntem geliştirdi.

Seales ve ekibi, En-Gedi ’deki bir İsrail Sinagogu'ndaki 1700 yıllık İbranice bir parşömeni yüksek enerjili X-ışınlarını kullanarak okumayı başardı. Çalışmanın sonucunda parşömenin Leviticus kitabından bir metin içerdiği anlaşıldı.

Herculaneum ’dan kalan parşömenler En-Gedi ’deki parşömenden farklı olarak metal esanslı mürekkeple yazılmamışlar. Kömür ya da kurum temelli bu yazıların X-ışını ile çözülmesi biraz daha zor olacak. Bu aşamada İngiltere ’de bulunan güneşten daha parlak ışık yansıtabilen gelişmiş senkroton devreye girdi.

İngiltere ’deki senkroton, fosil ve uçak motorlarındaki virüslerin incelenmesi için kullanılabilecek derecede parlak bir ışık üretmek için elektronları kullanıyor. Seales, Diamond Light Source isimli tesisin Herculaneum parşömenleri hakkında önemli bilgiler sağlayacağını düşünüyor. Seales ve ekibi yazıların tespit edilemeyen kısımları içinde yapay zeka ve makine öğrenme kullanacaklar.

Prof. Brint Seales, ultra parlak ışın sayesinde “Parşömenlerin iç yapısını hiç olmadığı kadar net bir şekilde göreceğiz” dedi. Seales açıklamasında, “Geliştirmekte olduğumuz makine öğrenme aracı, bu mürekkebin tam olarak nerede olduğunu gösteren açık parçaların fotoğraflarından tanımak için bir bilgisayar algoritmasını eğiterek mürekkep sinyalini artıracaktır” dedi.

Makine öğrenme algoritması daha sonra aynı mantığı parşömenin tamamı için uygulayacak ve böylece çıplak gözle görülemeyen mürekkep, okunabilir hale gelecek.

Seales ve araştırma ekibi, X-ışını verilerini toplamayı bitirdi. Şimdi sistemin algoritmasını mükemmelleştirmeye çalışıyorlar. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde sistem, parşömenlerin üzerine uygulanacak.

Seales ve ekibini üzerinde çalışma yürüttüğü 900 parşömenin bir kısmının Latince metinler içermesi ihtimali çok güçlü. Klasik kütüphaneler, hem Latince hem de Antik Yunanca bölümler barındırıyordu. Ancak analiz edilen Herculaneum parşömenlerinin sadece bir kısmı Latince olarak tespit edildi.

Araştırma ekibi ile beraber çalışan Oxford Üniversitesi ’nden papyolog ve klasikçi Dr.Dirk Obbink, yakında hangi antik edebi mucizelerin keşfedileceği konusunda heyecanlı olduğunu söyledi. Obbink, yakında açıklanacak olan bazı metinlerin sonsuza dek kaybedilmiş eserler içerebileceğini umuyor.

Mustafa Cihan Yılmaz- webtekno.com