Ortaylı: Bu akademik laubalilikle Ermeni meselesi çözülemez

"Bugün Ermeni meselesi ve soykırımı olayı, Dünya savaşından bize bırakılan bir yöndür. Adam akılı tarih, siyaset olarak incelememiz ve değerlendirmemiz gerekiyor. Kolay halledilir bir mesele değildir. Bugünkü akademik laubaliliğimizle halletmemiz hiç mümkün değildir."

Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Ermeni sorunu, Türkiye’nin başına bir jenosid (soykırım) olarak kaldı. Bu harp içindeki bir deportasyon ve iki tarafın birbirini katlettiği bir olayken, yanlış olarak 'Türk jenosidi' olarak takdim ediliyor. Burada asıl amaç, Nazi Holokostu'nu (Yahudi soykırımı) örtmek." dedi.

Türk Tarih Kurumu tarafından İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen, "Birinci Dünya Savaşı’nın Hukuki ve Tarihi Yönleri (Alman-Fransız Penceresi)" başlıklı uluslararası sempozyumun açılış konuşmasını yapan Ortaylı, Rusya, Almanya ve Osmanlı Devleti'nin, savaştaki konumları üzerinde durdu.

Ortaylı, Birinci Dünya Savaşı'nın görünen sebebinin, Avusturya-Macaristan veliahtının öldürülmesi olduğunu ama farklı faktörlerin bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Balkanları kışkırtan bir Rusya var. Rusya, 20'nci asra bir yenilgiyle girmiştir ve bunu telafi etmeye çalışmaktadır. Rusya’nın sanayisi gelişmektedir ama bugünkü Çin’in gelişimine bezemektedir. Rusya, 5 milyon asker toplamasına rağmen en kalabalık ordu değildir. Almanya, Birinci Dünya Savaşı'na girerken, en kalabalık ve iyi teçhizata sahip olan tek ülkedir. Osmanlı orduları 1 milyon asker hedeflemekte ve kısmen de yanaşmıştır bu hedefe. Sarıkamış cephesinin arkasından Rusya’nın Trabzon vilayetini alıp, Erzurum’a, Van’a, Muş’a, Siirt’e girdiği malumdur."

İlber Ortaylı, Birinci Dünya Savaşı'nda Rus-Türk savaşlarının ne olduğunu ve nasıl devam ettiğini anlamak isteyenlere, Şevket Süreyya Aydemir'in anılarını anlattığı, 'Suyu Arayan Adam' adlı kitabını tavsiye etti.

Birinci Dünya Savaşı'na Türkiye'nin (Osmanlı Devleti), küçümsenen bir müttefik olarak girdiğini belirten Ortaylı, şunları kaydetti:

"Balkan Savaşı'ndaki hak etmediğimiz yenilgi bizim ordumuzun repütasyonunu (itibar) düşürmüştü. Herkesin söylediği, 'Bunlar savaşamaz, savaş kabiliyetini kaybeden bir ırk.' Bu ölçü üzerinden İngiltere ve Fransa kat'iyen müttefik olarak istemediler. Rusya, hatta Almanya'nın içinde bile önemli bir cephe, Türkiye ile müttefik olmak istemediler. Ancak bu orduyu çok iyi tanıyan bazı Alman subaylar ülkelerini ikna etti. Türkiye, önemli bir müttefik olduğunu gösterdi. Asıl önemlisi Türk orduları, aşırı bir kıtlıkla karşılaşmazlar. Ki karşılaşmadılar, bunu burada belirtmemiz gerekir. Savaş hakkındaki bilgilerimizi değiştirmek zorundayız. Şüheda maaşları oldukça düzgün verilmiştir hiç aksatılmamıştır. Askeri tarih konusundaki çoğu bilgi yanlıştır."

Prof. Dr. Ortaylı, birinci dünya savaşının diğer ülkeler için 4 yıl sürdüğünü ama Türkiye için 11 yıl sürdüğünü vurgulayarak, "Dünya Savaşı, Türkiye İmparatorluğu için 1922’de Mudanya'da bitmiştir. Lozan Barışı'na kadar bizim için savaş hukuken devam etmiştir." dedi.

Ermeni sorununun, kolay bir mesele olmadığını, bunun için ciddi bir çalışma gerektirdiğini aktaran Ortaylı, "Ermeni sorunu, Türkiye'nin başına bir jenosid (soykırım) olarak kaldı. Bu harp içindeki bir deportasyon ve iki tarafın birbirini katlettiği bir olayken, yanlış olarak 'Türk jenosidi' olarak takdim ediliyor. Burada asıl amaç Nazi Holokostu' nu (Yahudi soykırımı) örtmek. Cihan harbi boyunca 3 zaferimiz vardır. Çanakkale, Kut'ül Amare ve Kafkasya'da gösterdiğimiz zaferdir. Bugün Ermeni meselesi ve soykırımı olayı, bu savaştan bize bırakılan bir yöndür. Adam akılı tarih, siyaset olarak incelememiz ve değerlendirmemiz gerekiyor. Kolay halledilir bir mesele değildir. Bugünkü akademik laubaliliğimizle halletmemiz hiç mümkün değildir." değerlendirmesini yaptı.

Ortaylı, Ermeni meselesiyle ilgili tonlarca yazılmış anti-Türk popüler yayının olduğunu, bunlara karşı çok az akademik yayının olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunların bazıları ecnebiler tarafından kaleme alınmıştır. Maalesef çoğu tercüme bile edilmemiştir. Bu gibi faaliyetler Türk’ün, Türk’e propagandası olarak görülüyor ve alaya alınıyor. Tabii Türk’ün Türk’e propaganda yapması çok zaruri bir şey. Çünkü Türkler hiçbir şey bilmiyorlar. Bunlara bazı şeylerin anlatılması lazım. Eğer Türkiye-Azerbaycan, bütün Ermeni tarihinin ve edebiyatının incelenmesi için iki mühim merkez haline gelemezse biz sözümüzü dinletemeyiz. Ciddiye alınmanız için konuya hakim olmanız lazım. Ermenilerin her şeyini incelememiz lazım. Dünya o kadar da tek taraflı insanlardan oluşmuyor. Tarafsız bakanlar da var. Sloganlardan hazzetmeyenler de var. Ciddi eser, her zaman dikkati çeker."

- "Savaştan etkilenmeyen bir devlet, bir halk yok"

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, Birinci Dünya Savaşı'nın tarihi olaylar içerisinde insanlığı birinci derecede etkileyen büyük bir olay olma halini devam ettirdiğini belirterek, kendi özellikleri ve çeşitli yönleri olan savaşı bir kerede incelemenin mümkün olmadığını dile getirdi.

Her savaşı başlatan bir taraf olduğuna değinen Turan, şöyle devam etti:

"Benim kanaatime göre, Birinci Dünya Savaşı'nın birinci müsebbibi devlet İngiltere. İngiltere, 150 yıllık planın uygulamasıyla bu savaşa girmiştir. Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli özelliklerinden birisi, İngiltere'nin diğer hadiselerde olduğu gibi bu savaşta planlarının tutmamasıydı. Belki birinci özelliği budur. Dünya imparatorluğuna giden bir devlet, adeta I. Dünya Savaşı ile geri dönmüştür. ABD'li araştırmacı Paul Kennedy, 'İngiltere bu savaşı bir yıl ya da birkaç ay içinde bitirmeyi planlamıştı.' diyor. Ancak hiç öyle olmadı. Savaşın 4 yıl gibi uzaması fevkalade bir olaydır. Savaşın içinde yaşanan sürprizler var, Çanakkale bir sürpriz, Kut'ül Amare başka bir sürpriz, Rusya'nın kaybedişi ayrı bir sürpriz."

Turan, 1917'nin, savaşın kaderinin belirlendiği bir zaman dilimi olduğunu ifade ederek, "I. Dünya Savaşı'ndan etkilenmeyen bir devlet, bir halk, bir millet yeryüzünde yok. Kaybedenleri var ama en kaybedeni Ermeniler, bunu da unutmayalım. Almanlar, Osmanlı Devleti kaybetti, Türkiye Cumhuriyeti küllerinden doğdu, ama Ermeniler en kaybedeni. Tarihi, kaderi geri çevirmeye çalışıyorlar, şu anki durum odur." dedi.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak da Birinci Dünya Savaşı'nın tüm dünyayı etkilediğini belirterek, "Bu savaş sırasında yaşanan sorunlar, savaşın gizli ve açık nedenleri, savaş sonunda elde edilenler veya elde edilemeyenlerin hemen hepsinin, bugün de aynı sıcaklıkta önemini koruduğunu maalesef görmekteyiz. Dünyanın muhtelif yerlerinde yaşanan olayların hepsi, I. Dünya Savaşı defterinin henüz kapanmadığını gösteriyor. Savaş her ne kadar birçok cephede meydana gelmiş, pek çok milleti etkilemiş olsa da merkezinde Türkler ve Türk coğrafyası yer almıştır." diye konuştu.
 


Benzer Haberler & Reklamlar