Müzelerde ‘selfie’ çekimlerine dair bir analiz

Müzelerde ‘selfie’ çekimlerine dair bir analiz

Müze ziyaretçileri sanat eserlerinden yüz çevirip kendi fotoğraflarına yöneliyor. Bu eğilim neden yaygınlaşıyor, müzeler ve sanatçılar açısından ne ifade ediyor? BBC editörü Jason Farago'nun haberi buna cevap arıyor:

New York’taki Modern Sanat Müzesi (MoMA) 5:30’da kapandığında o gün MoMA coğrafi konum etiketiyle Instagram’dan gönderilen fotoğraflara baktım.

Ne vardı bu fotoğraflarda? Sadece müzedeki sanat eserleri değil, giriş biletleri, duvar yazıları ve tabii ‘selfie’ler. Özellikle Van Gogh’un Yıldızlı Geceler’i ile Monet’nin Nilüferler adlı tabloları önünde çekilmiş olanlar. Arada Matisse’in kağıttan kesmeleri ile Warhol’un inekli duvar kağıdı da var. Kullanılan etiketler ise #fotoğrafaizinyok ya da #hayallah anlamına gelecek türden. Ve müzenin dört bir yanından ‘selfie’ler, ‘selfie’ler…

Bu sonsuz narsist yaklaşım, müzelerin yeni belası. Fotoğraf çekimine yönelik kısıtlamaları birer birer gevşetmek zorunda kalıyorlar. Müze gardiyanları da zamanının çoğunu oradaki eserleri korumak yerine insanları fotoğraf çekmekten alıkoymaya harcıyor.

Sosyal medya ve akıllı telefonlar

Müzelerin ‘selfie’ merkezi haline gelmesi eşzamanlı iki gelişmeyle bağlantılı denebilir. Birincisi, başta Instagram olmak üzere sosyal medyanın yaygınlaşarak bilginin hızla dağılması ve egoyu tatmin edecek ‘beğen’melere olanak sağlaması.

İkincisi ise cep telefonlarında kendini görmeyi mümkün kılan lenslerin yaygınlaşması. Böylece sanat eserleri önünde durup onlara ilgi gösterecek yerde, başka yere bakan, kendisiyle ilgilenen insanlara tanık oluyoruz.

Bu olgu müzeler açısından da yeni sorunlar doğuruyor. Artık sergilerini ‘selfie’ eğilimini dikkate alacak ve sanat eserleri arasında daha rahat dolaşmayı sağlayacak şekilde düzenlemeleri gerekiyor.

Örneğin son gittiğim galeri 1960’lara ait heykellerle doluydu ve çevremde gördüğüm 12 kişinin hepsi de odadaki sanat eserleriyle değil cep telefonlarıyla meşguldü. Bu durum müze ve galeri ziyaretçilerinin sanatla ilişki kurma biçimindeki değişim sorununu gündeme getiriyor.

Statü sembolü

Müze ‘selfie’lerine ilginin bir nedeni de müzelerin hala birer öğrenim ve gelişim merkezleri olarak görülmesidir. Bu mekanlarda ‘selfie’ çekmek en az görüntü kadar bir statü sembolüdür de.

Müzeler ve küratörler açısından ‘selfie’ artık dikkate alınması gereken bir gerçeklik. Bazı kibirli kritikler bu yönelimi anlamsız ya da banal bulabilir.

Ama ele alınması gereken daha ciddi soru, insanların sanat eserlerini ‘selfie’ye arka plan malzemesi olarak görmeleri ve bu durumun sanatçılar açısından yansımalarıdır.

Bu yeni koşullarda sanatın gücünü yeniden keşfetmek gerekebilir. Ya da sanat eserleri Instagram’daki ‘selfie’lerde arka planda kendisini göstermeye çalışan birer şaheser olarak kalabilir.

Bu makalenin İngilizce aslını BBC Culture’da okuyabilirsiniz.


Benzer Haberler & Reklamlar