Ardahan Genel Bilgiler

Ardahan Genel Bilgiler

Yüzölçümü: 5.576 km² 

Nüfus: 170.117 (1990)

İl Trafik No: 75

Ardahan ili, 27 Mayıs 1992’de çıkarılan yasayla, Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. ili olarak kurulmuştur.

Ardahan Kalesi’nde yapılan araştırmalar, yörede Eski Tunç Çağı’na ait kalıntıları ortaya koymaktadır. Eski adı Artan’dır. Ardahan Kalesi uzun yıllar, Osmanlı topraklarını Kafkasya yönünden gelen saldırılara karşı korumuştur. 1878 Ayastefanos Antlaşması’yla Rusya’ya verilen yöre, 1918 Brest-Litovsk Antlaşması’yla geri alınmıştır. Yerleşim, 26 Nisan 1919’da Gürcülerin işgaline uğramış, 23 Şubat 1921’de Türkiye topraklarına katılmıştır.

Ulu Önder Atatürk’ün Damal Dağları’na düşen silueti ilk kez 1952 yılında Damal’a bağlı Yukarı Gündeş köyünden Adıgüzel Kırmızıgül isimli vatandaş tarafından görülmüştür. Daha sonra fotoğrafçı Erdoğan Kumru tarafından siluetin fotoğrafları çekilerek negatifleri ile birlikte Genel Kurmay Başkanlığı’na gönderilmiştir. Resmileşen bu fotoğraflar ilk kez Anıtkabir’de sergilenmiştir. Her yıl Haziran ayının 15 ile Temmuz ayının 15’ine kadar saat 18’den itibaren Karadağ sırtlarında Atatürk’ün bu silueti net olarak yaklaşık 20 dakika izlenmektedir.

İklimi

Karasal iklime hâkim olup kışları uzun, sert ve kar yağışlı, yazları ise kısa ve serindir. Yalnızca etrafı dağlarla çevrili olan ve ortalama 900 m. yükseklikte bulunan Posof ilçesi mikroklimatik iklim koşullarına sahip olup, kışları yumuşak ve yağışlı, yazları ise sıcak geçmektedir.

Ulaşım

Kara ve havayolu ile ulaşım mümkündür.

İLÇELER:

Çıldır

Çıldır, en eski Türk yerleşim merkezlerinden biridir. Heredot Tarihi’nde de bahsedildiği gibi, M.Ö. 650-700 yılları arasında bölgeye gelen Saka Türkleri, Çıldır’a ebedi Türk olma damgasını vurmuşlardır. Zaten Çıldır adı da oradan gelmektedir.
Çıldır, Oğuz Han’ın Çavuldur Boyundan gelmekte olup; Çavuldur isminin (Çaldur) Çıldır şeklinde fonetik bir değişikliğe uğramış biçimdir.
Çavuldur, Oğuz’un Gökhan’dan olma ikinci torunudur. Yöre halkının meskuniyeti, böylece 1071 Zaferi’nden çok daha gerilere gider. Öyle ki, Anadolu kapılarını ebedi olarak Türklere açacak olan Sultan Alpaslan’ın ordusu, Çıldır’a geldiğinde, Akçakale mevkiinde üç gün misafir edilir ve ordusuna takviye birlikler verilir.
14 Temmuz 1878’de yapılan Berlin anlaşmasıyla Ruslara savaş borcu olarak verilecek olan 245 milyon Osmanlı altınının 200 milyonunu karşılamak üzere 3 sancak denilen Kars, Çıldır ve Batum sancakları Ruslara teslim edildi.
Merkezi Erzurum’da olan 15. Kolordu, Kazım Karabekir komutasında Milli Şura kuvvetlerinin yardımı ile önce Ermenilerin sonrada Gürcülerin üzerine yürüdü. 25 Şubat 1921 günü Çıldır düşman işgalinden kurtularak Türk topraklarına katılmıştır.

Coğrafi Durumu: Çıldır İlçe merkezi, ortalama 1950 m. yükseklikte düz bir alana kurulmuş, köyleri ise kısmen düz, kısmen de engebeli araziler üzerine kurulmuştur. İlçenin toplam yüzölçümü 752 km2 dir. İlçe sınırlarında bulunan göllerden Çıldır Gölü 120 km², Aktaş Gölü ise 27 km2 alana sahiptir. Bu göllerden Aktaş Gölü’nün yarısı Gürcistan sınırlarında kalmaktadır. Bölgenin en yüksek dağı Keldağ ve Gökdağdır. Her iki dağın yüksekliği de 3000 m. civarındadır. İlçe sınırlarından Kura ve Karasu akarsuları geçmektedir.
Çıldır İlçemiz sınır komşularımız olan Gürcistan ile 66 km, Ermenistan ile 13 km sınır uzunluğuna sahiptir.

İdari Yapı: Çıldır İlçesi 25 Şubat 1921 yılında düşman işgalinden kurtarılarak Türk topraklarına katılmış olup, Kars İline bağlı İlçe statüsünü almıştır. Daha sonra Ardahan’ın İl olması Ardahan’a bağlanmıştır. İlçenin Merkez Belediyesi ve Aşıkşenlik Belediyesi olmak üzere 2 adet belediyesi, 35 köyü vardır.

Nüfus: İlçenin toplam nüfusu 14.869’dur. İlçe merkezinin nüfusu 2.415, köylerin nüfusu ise 12.454’tür. Çıldır’da km2 ye 20 kişi düşmekte olup, yıllık nüfus artış hızı % -22,27’dir. 

Damal

Damal ve yöresi Orta Asya’dan Avrupa’ya göç eden Türk boylarının geçiş güzergahında bulunan yerleşim alanlarıdır.

Tarihte Ardahan-Posof Sancaklarına bağlı Yukarı Kur’a ya da Meşe Ardahan adı ile anılan bölge 1064 yılında Sultan Alparslan tarafından Selçuklu topraklarına katılmıştır.

Akkoyunlu Uzun Hasan döneminde (1453) Maraş yöresinden gönüllü olarak getirilen Dulkadurlu-Ulusu topluluğundan “Türkmenler” bu yöreye yerleşmişler, Ulgar ve Cin Dağlarını yaylak edinip zamanla Damal bölgesinde köyler kurarak günümüze kadar kendi gelenek ve göreneklerini yaşatmışlardır. Yöre halkı İstanbul ağzına yakın Maraş şivesini günümüzde dahi kullanmaktadır. Geneli Hüseyni-Bektaşi olan Alevilik inancındaki yöre halkının kadın giyimleri Orta Asya’dan gelen eski Oğuz geleneklerini yansıtmaktadır. Bölge 1876-1920 tarihleri arasında Rusların istilasına uğramıştır. Halen halk arasında 93 kırgını olarak anılan Osmanlı-Rus Savaşında 44 yıl istila ve Rus zulmü yaşamasına rağmen yöre halkı gelenek ve göreneklerinden taviz vermemiştir. Bolşevik ihtilalinden sonra Rus ordusunun çekilmesiyle İngiliz desteğindeki Ermeni ve Gürcü işgali devam etmiştir. Bu işgale karşı Ardahan da Milli İslam Şurası kurulup, oluşturulan yerel komiteler tarafından siyasi ve askeri mücadele yapılarak Kazım KARABEKİR komutasında ki Türk Ordusunun Rus ordusunu yenilgiye uğratıp 1 Mart 1921 Yılında bölgeyi kurtarmasına kadar bölge halkının direnişi sürmüştür.

Coğrafi Durumu: Damal kuzey de Posof, doğu da Gürcistan ve Çıldır, güney de ve batıda Hanak ile komşu olup toplam 74 Km kara sınırına sahiptir. İlçenin toplam yüz ölçümü 329 km² olup, rakımı 2.000 metredir. Arazi plato görünümünde olup, İlçenin bitki örtüsü ilkbahardan sonbahara kadar yeşil çayır görümündedir.
Yörede karasal iklim hüküm sürer, yağış ülke ortalamasının altındadır. Sıcaklık kış mevsiminde eksi (-) 30-35 dereceye kadar düşer. Yazları serin, kışları ise soğuk ve yağışlıdır.
İlçe sınırlarında Çikora Suyu ve Bağırsak Çayı adında iki akarsu bulunmaktadır.

İdari Yapı: İlçe Cumhuriyetin kuruluşundan sonra nahiye olarak sırasıyla Posof, Ardahan, Hanak, ilçelerine bağlı kalmıştır. Ardahan’ın İl olması ile birlikte İlçe yapılarak idari bakımdan Ardahan’a bağlanmıştır. İlçenin 12 köy ve 3 mahallesi vardır.

Nüfus: İlçenin toplam nüfusu 8.677’dir. İlçe merkezinin nüfusu 2.571, köylerin nüfusu ise 6.106’dır. Damal’da km2 ye 26 kişi düşmekte olup, yıllık nüfus artış hızı % -16,19’dur.

Göle

Göle Küçük Ardahan Sancağı adıyla 1551 de Erzurum’ a, 1579 da Kars eyaletine bağlanmıştır. 1828’de Rus işgalinde çok zarar görmüş halk dağılmıştır. 1830 da merkezi Dedeşen köyü olarak Çıldır sancağına, 1866 da nahiye olarak Ardahan kazasına verilmiştir. 1878 de Rus işgaline kaza merkezi merdinik köyü (şimdiki ilçe merkezi) olmuştur. 30 Eylül 1920 de Rus işgalinden kurtulan Göle İlçe Merkezinde belediye teşkilatı 1926 da kurulmuştur. En son olarak ilçemiz 27.05.1992 tarihinde 3806 Sayılı Kanun ile İl statüsüne kavuşan Ardahan İline bağlanmıştır.

Coğrafi Durum: İlçemizin yüzölçümü 1400 km2 olup, denizden yüksekliği 2.030 metredir. Arazinin % 81’i orman örtüsü ile diğer kısımları ise çayır ve mera ile kaplıdır. Kışları uzun ve sert, yaz mevsimi ise çok kısadır. İlçenin güneyinde Allahuekber dağları uzanır, İlçe kuzeyinde Ardahan İli, Doğusunda Kars İli Batısında Erzurum İli ile sınırdır.

İdari Yapısı: 1992 yılına kadar Kars İline bağlı olan İlçe Göle Ardahan’ın İl olmasından sonra Ardahan’a bağlanmıştır. Göle 1 İlçe Belediyesi, 1 belde belediyesi, 4 mahalle ve 53 köyden ibarettir.

Nüfus: İlçenin toplam nüfusu 37.814’tür. İlçe merkezinin nüfusu 10.478, köylerin nüfusu ise 27.336’dır. Göle’de km2 ye 27 kişi düşmekte olup, yıllık nüfus artış hızı % -15,79’dur.
 

Hanak

M.Ö. 680’ li yıllara kadar Urartu hakimiyetinde kalan Hanak’ ın yazılı kaynaklarda bilinen ilk ismin Kırmalar mevkiindeki kaya yazıtından alınan Urartuca bilgilere dayanılarak “ Tarju” olduğu anlaşılmaktadır.
Çeşitli medeniyetlere beşiklik eden Hanak, Oğuzların eline geçtikten sonra farklı isimlerle anılmıştır. (Kanak- Kanık) Oğuz boylarından (Kıpçak) ağzıyla “ KHANAH” oymağından kalma olduğu sanılmaktadır. Zamanla baştaki “ K” harfi düşüp ismin sonundaki “H” harfi telaffuz zorluğundan dolayı “K” harfine dönüşerek Türkçe büyük ses uyumuna uygun hale gelmiş ve “Hanak” olmuştur.
Hanak İlçesi 1 Mart 1921 tarihinde Milli Kuvvetlerimiz tarafından düşman işgalinden kurtarılmış olup, 18 Mart 1921 Moskova Antlaşmasıyla durum siyasi sonuca bağlanmıştır. Ardahan İlçesine bağlı bir nahiye iken 1958 yılında İlçe yapılarak idari bakımdan Kars’a bağlanan Hanak, 1992 yılında Ardahan’ın İl olması ile birlikte Ardahan’a bağlanmıştır.

Coğrafi Durum:
Hanak’ ın Doğusunda Çıldır ilçesi, Batısında Artvin İli, Kuzeyinde Damal İlçesi Güneyinde ise Ardahan İli ile çevrili olup, ilçemizin Batısında Cin Dağı, Doğusunda Yelatan Dağı ve Oğuz yaylaları yer almaktadır. Yüzölçümü 547 km2 olan İlçede Cin dağlarından çıkan ve ilçeyi geçen Hanak Çayı bulunmaktadır. Rakımı ise 1800 Metredir.

İdari Yapı:
İlçenin biri merkez diğeri belde belediyesi olmak üzere 2 belediyesi ve 28 köyü bulunmaktadır.

Nüfus: İlçenin toplam nüfusu 14.873’tür. İlçe merkezinin nüfusu 4.432, köylerin nüfusu ise 10.441’dir. Hanak’ta km2 ye 27 kişi düşmekte olup, yıllık nüfus artış hızı % -26,72’dir. 

Posof

Posof’un kuruluşu çok eski çağlara dayanır. Posof adı eski Türk dilinde Buşetkehv (Büşe-Bişe) meşe ve ormanlık dere anlamındadır. Zaman zaman şekil değiştirerek Postkov-Poskhov ve 1928 yılında harf inkılabından sonra resmi kayıtlara Posof olarak işlenmiştir. 1080 yılında Selçukluların Gürcülerin elinden alması ile Posof Türk hakimiyetine girmiştir. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde Rus ve Gürcülerin işgaline uğrayan İlçe son olarak 2 Mart 1921'de Gürcülerin işgalinden kurtarılarak Anavatana dahil edilmiştir.
1992 yılına kadar Kars iline bağlı olan Posof, 1992 yılında Ardahan’ın İl olmasından sonra idari bakımdan Ardahan’a bağlanmıştır.

Coğrafi Durumu:
Posof Ardahan’ın kuzey kısmında yer alıp deniz seviyesinden 1.583 metre yükseklikte ve 623 km2 yüz ölçüme sahiptir. Akarsu olarak sadece ilçenin Ardahan tarafından girişinde Posof Çayı bulunmaktadır. Engebeli bir arazi üzerine kurulmuş olan Posof’ta iklim olarak Ardahan yöresinin Karasal ikliminden çok Karadenizin ılıman iklimi hakimdir. Yılın büyük bölümünde yüksek kesimlerde kar hakimdir. İlçe güney ve doğusunda 2.540 rakımlı Ilgar Dağı Batısında Arsiyan (Göze ) Dağı, Kuzeybatısında 3.500 rakımlı Gırma (Til) Dağı arasında kalan vadide konuşlandırılmıştır.
Bölgedeki diğer yerleşim birimlerinden daha sıcak bir iklime sahip olan İlçede yer yer sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır.

İdari Yapı: Posof’un bir İlçe Belediye Başkanlığı ve 49 Köyü bulunmaktadır.

Nüfus: İlçenin toplam nüfusu 12.729’dur. İlçe merkezinin nüfusu 2.555, köylerin nüfusu ise 10.174’tür. Posof’ta km2 ye 20 kişi düşmekte olup, yıllık nüfus artış hızı % -20,22’dir. 

Tarihçesi

Coğrafya
ARDAHANIN COĞRAFİ KONUMU :
Anadolu’nun Kuzeydoğusunda yer alan Ardahan kuzeyinde Acaristan (Gürcistan Toprağı), Kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen de Ermenistan, Güneydoğu ve Güneyinde Kars, Güneybatısında Erzurum ve Batıda da Artvin illeri ile çevrilidir.
Ardahan ovası; Kuzey kesiminde Yalnızçam dağları, Güneybatıda Allahuekber dağlarının uzantıları, Kuzeydoğusunda Keldağ, Doğu tarafında Akbaba Dağı ve Güneyinde Kısır Dağı ile çevrilidir. Ortasından Kura ırmağı geçen Ardahan 1800 m. rakıma sahiptir.

DOĞAL YAPI :
Doğu Anadolu bölgesinin Karadeniz Bölgesine komşu olduğu Kuzeydoğu kesiminde yer alan il toprakları yüksek ve engebelidir. Ardahan ili sınırları içinde yüksekliği 3000 m'yi aşan birçok doruk vardır. Çoruh-Kelkit dağlarının en doğu kesimini oluşturan Yalnızçam dağları Artvin il sınırı boyunca uzanır.
İlin kuzeydoğu kesiminde Keldağ (3.033 m.), Doğu kesiminde ise Akbaba dağı (3.026 m.) yer alır. İl topraklarının güney kesiminin engebeli kısımlarını ise Allahuekber dağları ile Kısır dağı oluşturur. Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultusunda uzanan Allahuekber dağlarına bağlı Kabakdağ 3.054 m. yüksekliğindedir. İlin en yüksek noktası ise Çıldır gölünün güneybatısında yer alan ve 3.197 m.'ye erişen Kısır Dağının doruğudur.
İlin orta kesimindeki yüksek düzlükler Ardahan Platosu olarak adlandırılır. Platonun deniz seviyesinden yüksekliği 1800-2000 m. arasında değişir. Orta kesimdeki alçak bölüm Ardahan ovası adıyla anılır. İldeki diğer düzlükler ise kısır dağının batısında bulunan bir çöküntü alanı olan Hasköy ovası ile güneybatı kesimindeki Göle ovasıdır.

BAŞLICA DAĞ VE TEPELER

AKBABA DAĞI 3126 ÇILDIR
ALLAHÜEKBER DAĞI 2919 GÖLE
ARŞİYAN DAĞI 3160 POSOF
ILGAR DAĞI 2418 POSOF
KISIR DAĞI 3197 ARDAHAN
UĞURLUDAĞ 2765 GÖLE
YALNIZÇAM DAĞLARI 2715 ARDAHAN


ARDAHANIN JEOMORFOLOJİSİ

GÖLE HAVZASI : Göle Havzası Kuzeydoğu Anadolu’da volkanik kökenli Allahuekber dağı ile kuzeyde Uğurludağ arasında yer alıp, 2000-2100 m. yüksekliğe sahiptir. Tamamen tektonik bir çukur olan Göle havzası, alüviyal dolgu ile kaplıdır. Bu dolgu yüzeyinde çayır-bataklıklar yaygındır. Göle havzası, Ardahan havzasına sokulan Kuruçay tarafından kapılarak Kura nehri havzasına bağlanmıştır.

ARDAHAN HAVZASI : Güneyde Uğurludağ, Kuzeyde Yalnızçam Dağları (Cin Dağı 2.957 m.) arasında 1800-2000 m. yükseklikte Ardahan havzası uzanmaktadır. Bu havzanın kenarlarında Pliyo-Kuvaterner marnlı, kumlu çökelleri bulunmakta olup, Güneydoğuya doğru Hasköy'e kadar uzanmaktadır.Söz konusu Havza Pliyosen sonu-Kuvaterner başında oluşan faylanma sonunda çökmüş ve çöken bu alan, yüksek sahalardan gelen malzemelerle dolmuştur. Bundan dolayı, havzayı dolduran flüvio-laküstür çökeller, genç akarsular tarafından boşaltılmış ve böylece havzanın kenarlarını sınırlayan fay diklikleri (sıyrılmış fay dikliği) ve yer yer volkanik temel yüzeye çıkmıştır.

ÇILDIR HAVZASI İLE ÇILDIR VE AKTAŞ GÖLLERİ : Kuzeydoğu Anadolu’nun nihayetinde kabaca kuzey-güney yönünde bir birine paralel olarak uzanan Aktaş gölü, Çıldır Havzası ve Çıldır Gölü bulunmaktadır. Volkanik ve Volkano-sedimanter arazi üzerinde yer alan bu çanaklar tamamen tektonik kökenlidir.
1.794 m. yükseklikteki Aktaş (Hozapin) gölü, Doğu-batı yönünde faylarla çökmüş aynı isimli havzanın alçak kesimini işgal etmiştir. Özellikle gölün güney kesiminde heyelanlı fay dikliği uzanmaktadır.
Hozapin gölünün güneyindeki volkanik eşikten sonra güneyde Çıldır havzasına geçilir. Doğu-Batı yönünde uzanan bu havza genç çökellerle dolmuş olup, 2000 m. civarındadır. Havzanın suları batıdan havzaya kavuşan ve Kura nehrinin kollarından olan Karaçay tarafından drene edilmektedir.
Doğuda Akbaba dağı (3026 m.) batıda Kısır Dağı (3197 m. ) Volkan konileri arasında uzanan Çıldır gölü 1.959 m. yüksekliktedir. Gölün kuzey-güney yönündeki uzunluğu 18.3 km., doğu-Batı yönünde en geniş yeri 16.2 km.dir ve göl 115 Km2. alan kaplamakta olup, derinliği 100 m.'den fazladır.
Çıldır Gölünün kuzeyinde ortalama yüksekliği 2.100 m. olan bir volkano-sedimanter sırt uzanmaktadır.Bu sırtın batı nihayetinde 1970-1975 m. Yüksekliğinde, Gölbelen köyü civarında bir gedik bulunmaktadır. Gölün güney bölümü, diğer alanlara nazaran son derece düz ve ortalama yüksekliği 2.000 m. civarında bir aşınım yüzeyi uzanmaktadır. Buradan Kuzey-Güney yönünde bir olukla Arpaçay'a geçilmektedir.
Havzaların jeomorfolojik evrimine gelince; Doğu Anadolu’da Volkanizma Tersiyerin ilk dönemlerinde oluşmaya başlamıştır. Miyosende Kuzey Doğu Anadolu’daki depresyonlar daha çok göl rejimi altında kalmışlar bu devrede fasılalı olarak çıkan volkanik malzemeler göl havzalarına akmışlardır. Böylece; Arpaçay, Çıldır, Kura Vadisinin bulunduğu alanlarda tortullarla ara tabakalı volkanik, volkanon-sedimanter araziler teşekkül etmiştir. Piyosende ise bölge dikey tektonik hareketlere uğramış ve sonuçta faylar boyunca blok halinde çökmeler meydana gelmiştir. Bu esnada Çıldır havzası ana hatları ile oluşmuştur. Kuvarternerde Çıldır Gölünün doğu ve batısında merkezi püskürmeler meydana gelmiş ve bu püskürmeler ile doğuda Akbaba batıda Kısırdağ volkan konileri teşekkül etmiştir Bu merkezlerden çıkan bazaltik lavlar Çıldır Gölü Havzasına ve volkano-laküstür araziler üzerine akmıştır. Söz konusu merkezlerden çıkan lavlar, günümüzdeki Çıldır gölünün kuzey ve güneyindeki sahaları kaplamamıştır. Çünkü bu alanlarda volkano-sedimanter arazilerin üzerinde bazaltik lav akıntıları bulunmaktadır. Çıldır Gölü bir lav seti gölü değildir.
Çıldır gölü, yakın bir zamana kadar zaman zaman kapalı bir havza halinde kalmıştır. Ancak pleistosen'in plüviyal devrelerinde gölün fazla suları kuzeybatıda ki Gölbelen köyündeki 1970-1975 m. yüksekliğindeki gedikten Çıldır havzasına, oradan da Kura nehrine akmıştır. Öte yandan, gölün kuzey kesiminde 2.000 m. civarında yerli kaya taraçaları ve sahanlıklar bulunmaktadır, bu sahanlıklarda yassı çakılların varlıkları plüviyal devrede gölün en az 2000 m.'ye kadar yükseldiğini göstermektedir.
Halihazırda Çıldır Gölü güneyde bazaltlar üzerinde açılmış bir taşma boğazı vasıtasıyla Arpaçay'a kavuşmaktadır. Çıldır Gölünün kuzeyinde ki Çıldır havzası da, Kura'nın kollarından olan Kocaçay tarafından kapılarak Kura nehrine bağlanmıştır. Kapalı bir çanak içerisinde olan Aktaş gölünün suları ise içme ve kullanmaya elverişli değildir, ancak bu gölde plüviyal devrede fazla sularını kuzeybatıdaki eşikten Kura'ya akıtmıştır.

Gölleri:

ÇILDIR GÖLÜ : Doğu Anadolu’nun bölgesinin Van Gölünden sonra en büyük gölüdür. 115 km2 olan bu göl, Kısır dağı ile Akbaba Dağı arasında yer almaktadır.

Kuzey-Batı yönünde uzanan Singer sırtları Çıldır Gölü ile Çıldır Ovasını birbirinden ayırır. Bu halde göl her tarafından kendisine doğru dikilen yüksek dağlarla çevrilmiştir. Bu bakımdan gölün Çıldır tarafı daha düzlüktür. Bu taraftaki kıyılarda ince ince düzlükler ve kumlu plajlar vardır.
Göl; kar suları, kaynaklar ve her iki dağdan inen küçük çaylarla beslenmekte olup, suları tatlıdır. Göl güneye doğru gitgide daralır. Kamervan Adasından sonra dar Zavot Boğazından ötede küçük bir genişleme daha yapar burasına Küçük Göl de denir. Gölün fazla suları belirli bir akıntı ile bu boğaza doğru toplanır ve buradan sonra hızlı bir akışla ve Telek Suyu adıyla gölden çıkarak Kars Çayına doğru akar. En fazla akış yazın olur (10-15 m3.), yaz sonlarına doğru ise akış çok azalır, saniyede 3 m3'e kadar düşer. Rakımı 1950 m olan Çıldır Gölünün yüzeyi kış aylarında buzla kaplanmaktadır.

Gölün kuzeydoğu kıyısına yakın bir yerinde, bir dönüm kadar genişliğinde Akçakale veya Kuşadası olarak adlandırılan ve bir yarımadanın kopmasından ortaya çıkan küçük bir ada bulunmaktadır. Bu ada üzerinde çeşitli kuş türleri barınır: Karabatak, Balıkçıl, Tulumboğaz ve martı bunların en önemlileridir. Bu kuşlar kışın Karadeniz’e göç ederler.

Çıldır gölü balık açısından oldukça zengindir. Kıyılarda ki dere ağızlarında alabalık bulunur. Gölde en çok bulunan balık türü sazan balığıdır. Gölde tatlı su Kefalı de vardır. 

AKTAŞ (HOZAPİN) GÖLÜ : Çıldır ovasının kuzeybatı kesiminde 22 km2’ kadar bir alan kaplayan Aktaş (Karsak, Hozapin) gölünün yarısı ülke sınırları içerisindedir. Yüksekliği 1794 m. olan göl kapalı bir havza halindedir ve alanı gitgide daralmaktadır. Gölün suları sodalıdır. Gölde devamlı hareket halinde bulunan 12 adacık vardır. İlkbaharda göl yatağından taşan sular bir akıntı oluşturur ve bu akıntıya Zigaristav deresi denir.

AYI GÖLÜ : Arsiyan Dağı ile Cin Dağı arsında yer alıp 0,5 km2 kadar bir alana sahiptir. Göl kenarından çok sayıda küçük kaynak çıkmakta ve bu sular gölü beslemektedir. Gölden taşan suların oluşturduğu ve Hanak ilçemize doğru Cin dağının diplerini izleyerek akan Ayı deresinden yaz aylarında yöre halkı hayvan sulamada faydalanmaktadır.

KARAGÖL (VAKLA) GÖLÜ : Arsiyan Dağının Posof tarafında Baykent (Vakla veya Vahla) ve Alabalık (Sayho) Köyleri yakınlarında bulunmaktadır. Düz bir alanda yer alan gölün çevresi çimenlik olup Alabalığı boldur. Gölden çıkan küçük bir dere Posof ilçemize doğru iner.

BALIK GÖLÜ : Posof İlçemiz sınırlarında Kanlıdağ'ın kuzey tarafında bulunur. Küçük bir alanı kaplayan gölde Alabalık ve Kunduz bulunur.

KANLIGÖL : Posof İlçemiz Eminbey (Cilvana) köyünün batısında ( ) Zendar ve Civantel ( ) köyleri arasında sekiz dekar (8.000 m2) kadar bir alanı kaplamaktadır. Göl suları derin olup, kenarları sazlık ve bataklıktır. Gölde sazan balığı bulunmaktadır.

AYAZGÖLÜ : Posof İlçemizde Eminbey (Cilvana) köyünün hemen doğusunda 10 dekar genişliğinde küçük bir düzlüğün ortasında ve 20-30 m. derinliktedir. Gölde balık bulunmamaktadır.

SAĞRININ GÖLLERİ : Posof merkezinin 6 km. kadar doğusunda Sağrı ile Al köyü yakınlarında birbirine yakın olan Sülüklü ve Kamışlık göllerinin genel ismine Sağrının gölleri denir.

DAVAR GÖLÜ : Posof İlçemizin batısında Hırkat dağının kuzey tarafında 3 dekar genişliğindedir. Gölde balık bulunmamaktadır.

ARİLE (BALIK) GÖLÜ : Posof ilçemizin doğusunda, Gürcistan sınırına yakın Süngülü (Arale) köyünün yanında sekiz dönüm kadar genişliğindedir. Gölde Alabalık boldur. Gölün kenarları çıplak ve kumludur.
 

Nehirler:

KURA (KÜR) NEHRİ : Yurdumuzda Doğu Anadolu bölgesinden doğup Azerbaycan topraklarında Aras ırmağı ile birleşerek Hazar denizine dökülen akarsuyun toplam 1515 km. olan çığırının 189 km’lik bölümü Türkiye sınırları içindedir.

Kura ırmağı, Doğu Anadolu bölgesinin kuzeydoğu kesimindeki Allahuekber dağlarının kuzey yamaçlarından doğan Kayınlıkdere, Türkmendere (Sarmi deresi) ve Kür (Gür) Çayının, Göle ovasının kuzeybatısında birleşmesiyle oluşur. Kür yada Gür adı, bazı kaynaklarda ırmağın tümü için kullanılır. Kura, Göle ovasının kuzeybatısında Yiğitkonağı Köyünün eski adıyla anılan dar ve derin Türkeşen boğazına girer. Güneydoğu-Kuzeybatı doğrultusunda 32 km. boyunca uzanan boğaz, birer çöküntü alanı olan Göle ile Ardahan ovalarını birbirine bağlar. Irmak, Türkeşen Boğazını geçerken yer yer menderesler oluşturur. Uğurlu dağı ile Kılıç dağı arasına sıkışmış olan boğazda, bu dağlardan gelen küçük kollar alır. Ardahan ovasına ulaştıktan sonra Yalnızçam dağlarının yamaçlarında ve çevredeki yüksek platolardan gelen pek çok dereyi de alarak, o çöküntü alanının güney kenarı yakınında menderesler oluşturur.Yatağın bu kesiminde kopuk menderesler ve ırmağın eskiden daha kuzeyde aktığını gösteren terkedilmiş yataklar vardır. Ardahan’ın batısında yer alan Dedegül köyünün güneyindeki terkedilmiş yatağın uzunluğu 2 km.yi aşar. Ovanın doğusunda Ardahan ile Sugöze köyü arasında bir çok terkedilmiş yatak ve menderes yeniği vardır.Ardahan ovasında akarsu eğiminin çok az olması bu yüzey şekillerinin oluşmasına yol açmıştır.

Kura Irmağı, Ardahan ovasından sonra kuzeydoğuda gene dar ve derin, ama Türkeşen boğazından çokta uzun olan Miyalashor boğazına girer. Miyalashor boğazı, genellikle güneybatı, kuzeydoğu doğrultusunda 65 km. boyunca Gürcistan sınırına kadar uzanır. Kura Irmağı daha önceleri olgunluğa erişmiş eski vadisi içerisinde akarken, sonradan derine doğru yatağını şiddetle kazarak bugünkü boğazı oluşturmuş ve geniş bir oluk biçimindeki eski vadilerini tabanı yukarıda kalmıştır. Bunlar, günümüzdeki vadi tabanından 200-300 m. Yükseklikte yer alan ana kaya şekilleri ve terkedilmiş akarsu yataklarıdır.

Kura'nın, Ardahan ovasının kuzeydoğusunda Miyalashor boğazına girerken 1800 m. Olan taban yüksekliği Türkiye topraklarından çıkarken 1300 m.’dir. Boğaz boyunca fazla daralıp genişlemeyen vadi tabanının ortalama eğimi % 07'dir. Bu eğim, boğazı kuzeydoğu ucuna doğru gidildikçe artar ve özellikle Karaçay'ın Kura ırmağına katıldığı yerden sonra % 08'i bulur.Yarılmanın en şiddetli olduğu ve vadi tabanının en çok derinleştiği kesim de burasıdır. Bu kesimden Kura ırmağının vadisine görülmesini kolaylaştıran bir kırık (Fay) çizgisini izlediği anlaşılmaktadır. Çıldır ilçesine bağlı Kuzukaya köyünün doğusunda Kura, birdenbire yön değiştirerek iyice kuzeydoğuya yönelir. Karaçay'ın, Kura'ya kavuştuğu yerin yakınındaki çermik yöresinden çıkan sıcak maden suyu kaynakları da, bu kesimde akarsu vadisinin bir kırık çizgisine uyduğunu kanıtlar. Irmağın, Ardahan’ın doğusunda Karaçay’dan başka aldığı önemli kollar kısır dağından Ağıldere adıyla çıkan Ölçek Suyu ve Hanak yönünden gelen sularla beslenen Cot Suyudur.

Kura Irmağı, Akkiraz (Kertene) köyünün doğusundan başlayıp bir süre Türkiye-Gürcistan sınırında aktıktan sonra Kurtkale yakınlarındaki Tavşan sırtı yöresinde Gürcistan’a oradan da Azerbaycan topraklarına ulaşır ve Aras Nehri ile birleşerek Hazar Denizine dökülür. Türkiye’de su toplama alanı 4852 km².dır. Ortalama debisi ise, Türkiye’deki yukarı çığırında 25 m3/sn dır. Irmağın suları nisanda en yüksek düzeyine erişir. Yatağında en az suyun bulunduğu ay genellikle Eylül ve Ekimdir.
 

İklimi:
Yörenin yüksek olması ve yüzey şekillerinin değişkenlik göstermesi dolayısıyla İl genelinde karasal iklim hakim olup, kışlar uzun, sert ve kar yağışlıdır. Yıllık ortalama sıcaklığı 5 0C’nin altında olup, kışın –30 0C’nin altına iner. Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan Ardahan’a yılda ortalama 500 mm yağış düşer. Sonbaharın ilk soğukları eylül ayının sonunda başlar, ilkbaharda mayıs ayının ortalarına kadar devam eder.

İlin batı ve kuzeyinde daha çok Karadeniz ikliminin özellikleri görülür. Bu özellik bitki örtüsünde de kendini gösterir. Batı ve kuzeyde özellikle Posof ilçesi ile Artvin’e komşu olan yörelerde ormanlıklar ve çalılar yer alırken diğer yerlerde çayır ve meralar yaygınlık göstermektedir.

Göle ovasında kışlar ağır geçer. Bu saha Türkiye’nin en soğuk yerlerinden sayılan Sarıkamış’a oranla daha soğuktur. Her tarafı yüksek dağlarla çevrilmiş çanak biçimindeki ovada kışın hava akımı az olur. Bu durumda soğuyan ve ağırlaşan hava aşağıya doğru hareket eder ve sıcaklık kaybına uğrayarak dondurucu bir hal alır. Böylece Toprak örtüsü ve bataklıklar donar. Ovayı kuşatan ve biraz esinti gören dağların yamaçları daha az soğuktur. Kış aylarında bazen ovanın içerisini kalın bir sis tabakası örter ve etrafında ki dağlardan bakılınca burası adeta bir deniz gibi gözükür. Bu ovaya kışın en soğuk rüzgar kuzeybatıdan gelir ve buna "Ardahan Yeli" denir.

Etrafı dağlarla çevrili olan ve ortalama 900 m yükseklikte bulunan Posof İlçemizde ise Doğu Karadeniz ikliminin sert şekli hüküm sürer. Burada mikro klima tipi iklim hakim olup, kışlar yağışlı, yazlar ise sıcak geçmektedir. Bu iklimin en belirgin özelliği yağışlarıdır. Bu alana her mevsimde yağış düşer. Sahada altı ay kış mevsimi yaşanır. Bu esnada yağışlar hep kar halindedir ve boldur. Mayıs'a kadar kar yağdığı da olur. İlkbaharda ve sonbaharda sisler oluşur. Yaz mevsimi esnasında yağmur eksik olmaz. Sıcaklık yağışlardan ve havanın sık sık bulutlu kalışından etkilenir. Yaz mevsimi adeta bir ilkbahar serinliğindedir. Durum böyle olunca buralarda geniş ormanların varlığı kendiliğinden oluşur. Açık kalan yerler ve vadiler devamlı bir yeşillik içerisindedir.

Harita 

Yapmadan Dönme

İlimizi ziyaret eden turistlerin mutlaka gezmesi gereken çıldır gölü, aktaş gölünü gezmeden sazan balığı yemeden dönme, şeytan kalesi, Ardahan kalesi diğer kalelerimiz kulelerimiz gezmeden . Atatürk silüetini izlemeden festivallerimizi izlemeden Ardahanda canlı alabalık yemeden dönme. 


Benzer Haberler & Reklamlar